Geçtiğimiz Mart ayında tüm dünyada okulların kapanması ve çeşitli kısıtlamalar gelmesiyle Çocuklarla Felsefe oturumlarını çevirimiçi ortamlara taşıyan uzmanları konu alan bir New York Times makalesi hazırlandı. Haziran’da yayınlanan makalede bizim Tirkiye’de çocuklarla yaptığımız atölyelere de yer verildi. Alanın öncü isimleri yanında bu makalede yer almak çok gurur verici olmakla birlikte çevirimiçi atölyelerin çocuklara kattıkları ve nasıl işlediği konusunda da önemli bir kaynak olduğu için Türkçe’ye çevirerek burada yer vermek istedik. Makalenin orijinalini okumak için bu linke tıklayabilirsiniz.
Haftalarca süren karşılıklı yazışmalarla aslında çok daha uzun bir röportaj yapmış olsak da elbette makalede yer verilebilecek alan kısıtlı olduğundan bir kısmı gazeteye taşındı ama benim açımdan da çok ilginç ve keyifli bir felsefi oturum olduğu için bu oturuma dair yaptığımız röportajın tümüne başka bir blog yazısında yer vereceğim ama önce, ilgilenenler için dünyanın çeşitli yerlerinde çevirimiçi atölyeler yapan uzmanların deneyimlerini içeren New York Times makalesinin çevirisini paylaşmak istiyorum.
Özgürlük Nedir? Pandemide Çocuklara Felsefe Öğretmek
Richard Schiffman
25. Haziran.2020
Büyük sorular hakkında düşünmek, çocuklara kendi fikirlerinin değeri hakkında daha özgüvenli hissedecek güç veriyor, diyor öğretmenler.
“Aslında bize gereken ‘okula gitmek’ değil,” Seattle’dan 10 yaşındaki Ella Wagner, bir Zoom oturumunda arkadaşlarına böyle dedi. “Bize asıl gereken arkadaşlar. Arkadaşların olmayınca berbat oluyor; yalnız oynuyorsun, yalnız yemek yiyorsun.”

Çocuklar, University of Washington Center for Philosophy for Children kurucusu Jana Mohr Lone’un yürüttüğü haftalık felsefe konuşmalarında, pandeminin ışığında ihtiyaçlar ve istekler arasındaki farkları keşfediyorlardı.
Grup, spor oyunlar oynamanın ve şeker yemenin istek olduğunu ama spor yapmak, yemek ve arkadaşların temel ihtiyaçlar olduğuna karar verdiler—özellikle şimdi.
Ella da birçok çocuk gibi arkadaşlarıyla bir araya gelmeyi çok özlediğini söyledi. Mart’ta büyükannesi ölmüş ve ailesi ne hastaneye gidebilmiş, ne de bir anma töreni düzenleyebilmiş.
“Ella için çok zor zamanlar,” dedi, annesi Janna Wagar, “Bu konuları başkalarıyla konuşma fırsatı bulduğu için içim rahatladı.”
Son zamanlarda, Dr. Lone’un çocuklarla diyalogları cesaretin ve dayanıklılığın değeri ve nasıl yalnız kalınacağı gibi pandemiyle ilişkili konulara doğru çark etmiş. Bunun bir terapi türü olmadığını, söylüyor. Onlar için önemli olan büyük soruları, kendi fikirlerinin değeri konusunda daha özgüvenli hissetmeleri için onlara güç veren bir şekilde birlikte düşünme fırsatı.
“Çocuklara felsefe öğretmiyoruz,” diye açıklıyor Dr. Lone. “Onlara, gerçekten felsefe yapmayı öğretiyoruz.”
Dr. Lone’a göre, çocuklar doğuştan filozof olsalar da, ölüm ve hayatın anlamı gibi henüz kendilerinin de çözmediği bu ve cevabı olmadığını düşündükleri konularda rahat hissetmeyen yetişkinler tarafından soru sorma içgüdüleri konusunda çoğunlukla cesaretleri kırılıyor.
Sonunda bu çocuksu soruşturma yok oluyor. Araştırmalar çocukların yaşı büyüdükçe daha az soru sorduğunu gösteriyor.
Dr. Lone, bunun çık yazık olduğunu söylüyor çünkü derin sorular sorma çocukların yaşam hakkında merakını besliyor. Ayrıca kendileri dışında başka pek çok görüş açısı olduğunu anlamalarını sağladığını ekliyor. Ve son olarak, karmaşık soruları analiz etmelerine ve yeni bilgiler hakkında eleştirel düşünmelerine yardım ediyor.
Dr. Lone tartışma başlatmak için genellikle çocuk kitaplarını kullanıyor. Daha büyük çocuklar için başka edebiyat türleri ve filmleri de uygun buluyor.
Türkiye’de de benzer bir çocuklarla felsefe grubu, Homeros’un Odysseia destanındaki Sirenler hikayesinin modern bir versiyonunu kullanarak özgür olmanın ne demek olduğunu araştırdı.

“Çocuklardan biri başta kahinin ne söylediğini hatırladı: ‘Özgürlüğünüz özgür olmamaktan gelecek’ ” dedi İstanbul’da yaşayan çocuk kitapları yazarı ve Covid-19 krizi sırasında 8-12 yaş arası çocuklarla Zoom üzerinden diyaloglar yürüten Tuğçe Büyükuğurlu. “Bir “A-ha! anı yaşadılar. Üstüne konuştular ve son zamanlardaki kısıtlamalara uymanın, kendilerinin ve başkalarının gelecekteki iyiliğine katkıda bulunmak için şu anda yaptıkları bir şey olduğu sonucuna vardılar.”
Seattle’daki Thurgood Marshall İlkokulundaki felsefe öğretmeni Debi Talukdar’ın öğrencisi Ione Rawson da bir Zoom diyalogunda, çoğu kişinin hissettiği sıkıntının paradoksal olarak karantinanın olası iyi yanlarından biri olduğunu söyledi. 10 yaşındaki Ione, arkadaşlarına; “Sıkıntı insanların yaratıcı olmasına yardım edebilir. Sıkıldığımızda ve düşünecek zamanımız olduğunda yeni fikirler oluşur,” dedi.
Kitaplarında sıkça felsefi temaları kullanan çocuk kitapları yazarı Jacqueline Woodson da, şu anki karantina gibi rutinimizi bozan şeylerin yeni düşünme şekilleri ortaya çıkardığını, bizi taze bir bakış açısıyla bakmaya yönlendirdiğini söylüyor.
“Çoğunlukla çocukların kafalarını kaldırıp dünyaya bakacaklarını kafaları önde ekrana bakıyorlar”, diye anlatıyor Woodson. “Pandemi onlara kafalarını kaldırıp dışarı bakma ve neler olduğunu göre fırsatı sunuyor, ölüm hakkında konuşma, bir amaçla yaşamanın ve daha büyük iyiliğin parçası olmanın ne demek olduğu hakkında konuşma şansı veriyor.”
“Çocukların çok derin düşünceleri var,” diye ekledi. “Her şeyi görüyorlar, bizim ikiyüzlülüklerimiz de dahil. Şu an yapılabilecek o kadar çok harika konuşma var ki.”
The Philosophy Man’in kurucusu Jason Buckley, bağımsız bir felsefe eğitimi sağlayıcısı ve İngiltere’deki çocuk ve gençlerle, makul bir ücret karşılığında haftada 18 saat Zoom dersi yapıyor.
“Sanki herkes bir felsefe inzivasında gibi,” dedi Buckley. “İnsanlar; daha önce yaptığım çoğu şeyi şu anda yapamıyorum, peki bunların hangileri gerçekten önemliydi, değerlerim neler, ne istiyorum, ne arzulamayı arzuluyorum diye düşünüyor.”
Son oturumlarından birinde Buckley’nin öğrencileri bireylerin, başkalarının sağlığını koruma sorumluluğu olup olmadığı üstüne düşündü. Bazıları, saha riske açık olan yaşlıları korumak için gençlerin hareketlerini kısıtlaması gerektiğini söyledi. Diğerleri o kadar emin değildi.
Oturumun sonunda, aylardır birlikte bu konular üstüne fikir yürüterek—ve bazen birbirlerine katılmayarak—neler kazandıklarını konuştular.
Güney Londra’dan 13 yaşındaki Dylan McDermott “Kutunun dışında düşünmeyi gerektiriyor” dedi. “Okulda, hep ‘bu doğru, bu yanlış’ gibi. Burada iki görüş de doğru olabilir.”
Bracknell, Berkshire’dan 13 yaşındaki Matilda Sarsfield de katıldı: “Dengeli, sakin bir tartışma yapıyoruz, birbirimize bağırmıyoruz, birbirimizi kınamıyoruz. Bunun ne yaptığını gördüm. Sadece şiddet ve nefret yaratıyor, o da sonunda geri tepiyor.”
Montreal Üniversitesi’nde yürütülen ve 1o yıl boyunca çocukları takip eden henüz yayınlanmamış bir çalışmada, erken yaşta felsefe eğitiminin çocukların ileriki yaşamlarında dogmatik ve radikal görüşlerden uzak durmasına yardım ettiğini öne sürüyor.
“Bu çalışmayı yapan çocukların daha düşünceli, daha az savunmacı konuştuğunu gördük,” diyor çocuklar için felsefe yaz kampları yapan Brila Youth Project’in direktörü Natalie Fletcher. “Biri onlara katılmadığında o kadar ağır gelmiyor, şüphe duyma, belirsizlik, karmaşıklık karşısında önceden olmadığı kadar açık oluyorlar.”
Dr. Fletcher, yalnızlık, umut ve kayıp gibi pandemiyle ilişkili temalarda İngilizce ve Fransızca çevirimiçi çalışmalar sunan PhiloQuests’in geliştirilmesinde rol almış. Bazı etkinlikler aileyle sofrada yapmak için tasarlanmış. Yetişkinler tartışmaya hükmetmeye değil tartışmada yer almaya davet ediliyor.
“Ebeveynler bunu çocuklarıyla yapabilir ama nasıl geride duracaklarını anlamaları gerek,” diye açıklıyor Elen Cahill. Cahill, Montclair, N.J.’deki Bradfod Okulunda okulöncesi öğrencileriyle sınıfta hafta bir, şimdi de çevirimiçi olarak felsefi tartışmalar yapan bir öğretmen.
“Ebeveynler çocuklara öğretmek istiyor, cevaplar sunmak istiyorlar. Bu şekilde soruşturma yapmak için çocukların kendi cevaplarını bulmasına yardım etmeleri gerek. ‘Bu doğru!’ veya ‘Hayır, bu doğru değil’ dememeyi, onun yerine “Bana neden böyle düşündüğünü söyler misin?” demeyi öğrenmeleri gerek.”
Savunucuları, bu tarz açık uçlu soru sormanın çocukları sadece entelektüel olarak daha esnek ve güçlü yapmakla kalmayıp duygusal olarak da olgunlaşmalarına yardım ettiğini söylüyor.
Arlene Yiadom-Daley, New York Eğitim Departmanında yönetici ve Bayan Cahill’in 6 yaşındaki öğrencisi Emma’nın annesi.
“Emma, dikbaşlı bir çocuk,” dedi Bayan Yiadom-Daley. “Her zaman her konuda bir fikri var. Ama şimdi dinleme konusunda daha istekli. Kesinlikle onda bir değişim görüyorum. Bayan Cahill’le yaptıkları çalışma diyalog yaratıyor. Sadece “hayır” deyip tutturmuyor.”
Post your comment